PROLAKTİN YÜKSEKLİĞİ (1)

Prolaktin hormonu, beynimizin altında yer alan, kabaca fındık büyüklüğündeki hipofiz bezinden salgılanır. Hamilelik sırasında prolaktin salgısı artar ve meme dokusunun büyümesini sağlar. Ayrıca doğumdan sonra emzirme sürecinin başlamasını sağlar. Bebeğin emmesi ve meme başının uyarılması, prolaktin salgısını arttırır. 

Prolaktin salgısı fizyolojik olarak, yani normal olarak, gebelik ve doğum sonrası artar. Böylece annenin bebeğini emzirmesi sağlanmış olur. Bunun dışında uyku, egzersiz, duygusal ve fiziksel stres de prolaktin düzeyini bir miktar arttırabilir. Ayrıca meme veya göğüs duvarı uyarıları ve travmaları, cinsel ilişki ve yüksek proteinli bir diyet prolaktin seviyesini arttırabilir.  Bazı ilaçlar prolaktin hormonunu yükseltebilir. Bazı anestezi ilaçları, epilepsi ilaçları, depresyon ilaçları, allerji ilaçları (anti-histaminikler), tansiyon ilaçları, östrojen içeren ilaçlar, şizofreni ilaçları, bazı narkotik ilaçlar prolaktin salgısını yükseltebilir ve ilaç kesilince normale dönebilir. Ancak bu grup ilaçların hepsinde prolaktin yüksekliği görülmez ve olsa bile ilacınızı hekiminize sormadan kesmemelisiniz. Hekiminiz ilacınızı kesecek olsa bile başka bir ilaçla değiştirecektir. Mevcut hastalığınız için kullandığınız ilacı kesmek size zarar verebilir.

Bir de kanda prolaktini yükselten, normal olmayan, ama bir hastalığı da ifade etmeyen yani vücuda zararı olmayan durumlar vardır. Büyük molekül ağırlıklı prolaktin üretiminin artması, kan prolaktin düzeyini yükseltebilir. Buna makroprolaktinemi denir. Bu prolaktinin biyolojik bir etkisi yoktur ve tedavi edilmez. Sizde herhangi bir soruna yol açmaz. Bu durumu genellikle hastalarımıza yalancı prolaktin yüksekliği diye anlatırız. Şüphelenilen durumlarda bunun tespiti önemlidir. Çünkü yalancı prolaktin tespit edilerek, gereksiz ileri test yapılmasını, örneğin hipofiz MR çekilmesini ve gereksiz tedavi verilmesini engellemiş oluruz. 

Bunlar dışında prolaktin salgısını arttıran çok sayıda hastalık vardır. Hipofiz bezi hastalıkları başta olmak üzere, tiroid tembelliği (hipotiroidi), kronik böbrek yetmezliği, siroz, epilepsi, polikistik over sendromu, yalancı gebelik, göğüs duvarı travmaları veya cerrahisi, göğüs duvarı zona hastalığında prolaktin artışı olabilir. Yine hipofiz bezine ait çok sayıda hastalık prolaktini yükseltebilir. Hipofiz bezinin iyi huylu kitleleri (adenomları), otoimmün iltihapları, mikrobik iltihapları, hipofiz bezi kistleri, beyin ameliyatları, beyne ışın tedavisi verilmesi, çok nadiren hipofiz bezi etrafında yer alan tümörler prolaktini yükseltebilir. Görüldüğü gibi birçok sebep, prolaktin yükselmesi yapar, ama prolaktini yükselten durumların nerdeyse tamamına yakını iyi huylu hastalıklardır.

Prolaktin üreten, hipofiz bezinin iyi huylu kitlelerine, yani hipofiz adenomlarına prolaktinoma denir. Genelde 1 cm altında olur. Bunlara mikroprolaktinoma denir. Daha az olmakla birlikte bazen de 1 cm üstünde olabilir. Bunlara da makroprolaktinoma denir. Genel olarak vakaların 70’i mikroadenom, %30'u makroadenomdur. Kadınlarda, özellikle doğurganlık çağında, mikroadenomlar daha sık görülür. Kadınlarda genelde adet düzensizlikleri, gebelik olmadan süt salgısı olması ve kısırlık gibi erken belirtiler, erken tanı konulmasını sağladığı için mikroadenom daha çok görülür. Erkeklerde ise belirtiler geç fark edildiği için tanı genellikle geç konur. Bu nedenle erkeklerde makroadenomlar daha yaygındır. Kadınlarda adet gecikmesi, hiç adet olmama, göğüslerden süt gelmesi, kısırlık yapabilir. Ayrıca tüylenme artışı, akne, cinsel işlev bozukluğu, vajinal kuruluk, kemik erimesi, baş ağrısı, görme problemlerine yol açabilir. Erkeklerde cinsel isteksizlik, sertleşme sorunu, kısırlık, güçsüzlük, meme büyümesi (jinekomasti), kemik erimesi, baş ağrısı, görme problemlerine yol açabilir. 

PROLAKTİN YÜKSEKLİĞİ (2)

Prolaktin normal değeri, laboratuvar ölçüm yöntemine ve birime göre değişmekle birlikte genelde 5-20 ng/mL arasındadır. Kadınlarda 25 ng/mL'ya kadar normal sayılır. Hafif prolaktin yüksekliklerini egzersiz, stres, meme veya göğüs duvarı uyarıları, tiroid tembelliği başta olmak üzere polikistik over hastalığı veya kullanılan ilaçlar da yapabileceği gibi küçük hipofiz adenomları da yapabilir. Prolaktin ne kadar yüksekse, hipofiz adenomu da o oranda büyüktür. Mikroadenomlarda yani 1 cm altındaki lezyonlarda prolaktin salgısı genelde 300 ng/mL altındayken, makroadenomlarda yani 1 cm üstündeki lezyonlarda prolaktin salgısı genelde 300 ng/mL, hatta 500 ng/mL üstünde yer alır. Bu durumların da bazı istisnaları mevcuttur. Lezyonun büyüklüğü, etraf yapılara bası uygulaması açısından önemlidir. Ayrıca tedavi kararını değiştirebilir. Büyük lezyonlar özellikle görme sinirlerine bası yapabilir. Bu da görme alanında daralmaya yol açabilir. O yüzden gerektiğinde göz doktoru tarafından görme alanı muayenesi yapılır. Ayrıca lezyon ne kadar büyükse diğer hipofiz hormonları da o kadar etkilenebilir. Etkilenen hormonlar arasında, tiroidi komuta eden TSH hormonu, böbrek üstü bezini komuta eden ACTH hormonu, yumurtalıkları komuta eden FSH, LH hormonları ve büyüme hormonu bulunabilir. Bu hormonları üreten hücreler de zarar görebilir ve bu hormonlar da azalma meydana gelebilir. Yani tiroid tembelliği, böbrek üstü bezi yetmezliği, büyüme hormonu düşüklüğü gibi sorunlar da mevcut duruma eşlik edebilir.

Prolaktin salgılayan hipofiz adenomlarında, İlaç tedavisi ile oldukça başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Hastaların %80-90'ında prolaktin hormonunda düşme ve adenom boyutunda belli oranda küçülme olmaktadır. Hastaların az bir kısmında ameliyat gerekirken, çok nadiren radyoterapi gerekebilir. Kullandığımız ilaçlar genelde güvenilir ilaçlardır. Hap şeklindedir. Seçilen ilaca göre değişmekle birlikte genel olarak haftada belli günlerde ilaç kullanılır. Çoğunlukla her gün alınması gerekmez.

Bu hastalarımızda gebelik mümkündür. Prolaktin salgılayan hipofiz adenomu geçici kısırlık nedenidir. Bu nedenle tedavi edilmeden gebelik oluşma ihtimali düşüktür. Zaten bazen, kadın doğum uzmanı tarafından kısırlık nedenleri araştırılırken saptanırlar ve endokrinolojiye yönlendirilirler. Erkekler ise cinsel sorunlarla ürolojiye başvurur ve orada tespit edilerek endokrinolojiye yönlendirilirler. Kadınlar da, erkekler de tedavi edildikten sonra normal yolla çocuk sahibi olabilir. Başka bir sorun yoksa genellikle tüp bebek gibi bir yardımcı üreme tekniği gerekmez. Ancak kadınlar için takip oldukça önemlidir. Gebelik sırasında artan östrojen etkisi, adenomu büyütebilir. Bu nedenle adenomun boyutu kritik öneme sahiptir. Eğer mikro ise yani 1 cm altında bir adenom var ise genelde ilaç başlanır ve ilaç altında gebelik gelişince ilaç kesilir. Gebelik boyunca MR çekmeden veya kanda prolaktin düzeyi bakmadan, klinik ve birtakım parametreler açısından periyodik takip yapılır. Mikro adenomlar genelde gebelikte önemli bir sorun teşkil etmez. Ancak makro adenom var ise, zaten büyük olan adenom, gebelikte östrojen etkisi ile daha fazla büyüyebileceği için, bu grup hastalarımızda takip ve tedavi çok daha hassas ve meşakkatlidir. Bazen gebelik öncesi ameliyat gerekebilir. Bazen ilaç tedavisi, gebelik boyunca devam edilebilir. Bazen kesilen ilaç, gebelikte tekrar ilaç başlanabilir veya gebelik sırasında ameliyat gerekebilir. Bazen gebeliğe izin verilmeyebilir veya 1-2 yıl geciktirilebilir. Gebelik oluştu ise duruma göre 2-3 ayda bir göz doktoru tarafından görme alanı muayenesi gerekebilir. Klinik gereklilik varsa gebelik sırasında MR çekilebilir. Benzer şekilde emzirme süresince de yakın takip gerekir. Gerekirse emzirmenin kesilmesi istenebilir.